BAKAN ÇAĞATAY KILIÇ NTV’DE AÇIKLADI: “2.345 KİŞİYİ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRDIK”

20 Temmuz 2016

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda FETÖ bağlantılı personelin tasfiye sürecinin bizzat kendisi tarafından başlatıldığının altını çizen Bakan Çağatay Kılıç, göreve geldiği günden bu yana toplam 2 bin 345 kişinin görevden uzaklaştırıldığını bildirdi.

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarınca 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında  245 personelin görevden alındığını açıklarken, “Biz bakanlık görevini aldığımızda zaten 17-25 Aralık darbe girişiminin sonucundaydık. O zamandan bu yana yaptığımız bir mücadele var. 2 bin 100 personeli daha önceden görevden uzaklaştırmıştık. Toplamda 2.345 FETÖ bağlantılı personel Bakanlığımızdan tasfiye edilmiştir” diye konuştu.
Bakan Çağatay Kılıç, konuk olduğu NTV özel yayınında, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananlara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çağatay Kılıç'ın, Funda Tuna Görey’in sorularına verdiği cevaplar ise şöyle: 
-Bugün yaklaşık 1 saat sonra başlayacak Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı ardından Bakanlar Kurulu Toplantısı sonra da partinizin Yönetim Kurulu Organı toplanacak ve önemli bir açıklama yapılması bekleniyor. O açıklamayla ilgili bir ipucu alabilir miyiz?
Bu darbe girişiminde bulunan ve ülkemize, milletimize karşı ihanet içerisinde olan farklı noktalarda, farklı şeyler yapmaya çalışan haşhaşilere karşı, bu FETÖ terör örgütüne karşı olan mücadeleye en kuvvetli şekilde devam edilmesi ve bu hainlerin aramızdan ayrılması için, kurumlarımızın içerisindeki biliyorsunuz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisinde gördük ki ne kadar yoğun bir yapılanma içerisinde çabaladıklarını. İşte bunlara karşı alınacak önlemleri içerecek olan kararlar olacaktır.  Bununla alakalı olarak da biraz sabırlı olacağız. Akşama her şey ortaya çıkmış olacak.
 “KAYBEDECEK BİR SANİYEMİZ BİLE YOK”
 -Hem Sayın Cumhurbaşkanı, hem Sayın Başbakan bugünkü açıklamalara işaret edince ve böyle bir darbe girişimin ardından gelince olağanüstü halden, sıkı yönetime kadar bir sürü ihtimal konuşuldu ama böyle bir durumdan ziyade işleri hızlandıran bir mekanizma üzerinde durulduğunu anlıyoruz?
Bizim artık kaybedecek bir saniyemiz bile yok. Bu kişilere karşı yeni bir tasvir bulunması lazım. Hainlik de bunları açıklayacak şekilde yeterli değil. Vatana ihanet ettiler evet ama bunların bu durumunu açıklamıyor. Bence artık daha yeni bir şey bulmamız lazım.  Bir daha bunun olmaması, bir daha güzel ülkemizin böyle bir şey yaşamaması için çalışmalar yapacağız. Burada kararlılığımızı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın ortaya koymuş olduğu yoldaki o duruşun tam anlamıyla iyi şekilde uygulanabilmesi için yapılan çalışmalar. Bunu zaten Sayın Cumhurbaşkanımız dile getirdi. Sayın Başbakanımız da meclis toplantısında dile getirdiler. Siyasi partilerimiz de bu noktada bu tip bir yapının bir daha hayat bulamaması için yapılacak tüm önlemlere destek vereceklerini açıkça dile getirdiler.
 
“245 KİŞİYİ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRDIK”
 -Dünden bu yana görevden almalar kamuda devam ediyor. Bakanlığınız da durum nedir?
Biz bakanlık görevini aldığımızda Sayın Cumhurbaşkanımız, o zaman Başbakan olarak, o zamanda Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Bey olarak görev verdiklerinde biz zaten 17 – 25 Aralık darbe girişiminin sonucundaydık. O zamanlar bizim bu darbe girişimi dediğimiz, hukuksuzluğun her türlüsünün yaşandığı, özel hayatların her türlü şekilde ihlal edildiği zaman ‘darbe girişimi yapılıyor ve bunu bu örgüt yapıyor’ dediğimiz zaman birçok kişi inanmamıştı. Onların olduğu ortaya çıkmış oldu bu arada. O zamandan beri yaptığımız bir mücadele var. Bizim bu anlamda sayın cumhurbaşkanımıza verdiğimiz bir söz var. Bu noktada kendilerinin bize vermiş olduğu talimatlar var.  Biz bakanlığımızdan 2100 kişiyi daha önce zaten görevden uzaklaştırmıştık. Dün itibariyle de 245 kişi daha görevden uzaklaştırılmıştır. Bu burada bitecek bir şey değil. Bizim bağlı kuruluşlarımız, bağlı kurumlarımız içerisinde memur kadrosundan bahsettiğimiz şeyler. Daha önce dediğim gibi alınan birçok üst kademe yöneticisi zaten bunların hakkında gerekli işlemler de yapılmıştı. Dün gece itibariyle 245 kişi açığa alınmış durumda. Bakanlığımıza bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu kapasitesini 280 binden, 525 bine geldik. Bu noktada zaten bu örgütün kullanmış olduğu, işletmiş olduğu bunların içerisinde olan evlerin, yurtların gitmemeleri konusunda öğrencilerimizi uyarmıştık. Bu hamlenin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gördük. Bir yandan tasfiye bir yandan da bu noktadaki çalışmalara hiçbir şekilde geri durmayarak en hızlı şekilde devam edeceğiz. Gerçekten beni üzen bazı konular oldu bu süreç içerisinde. Maalesef darbenin yapılmasından kimin yaptığı önemli değil ‘darbe olsun da ne olursa olsun ve burada bazı değişiklikler olsun’ bu zihniyette olanlarla da kusura bakmasınlar, bizi izleyen vatandaşlardan da beni mahzur görmelerini istiyorum bizim bunlarla olan ilişkilerimizi de gözden geçirmemiz lazım. ‘Bir darbeden ülkesinin bir şekilde bir fayda sağlayacağını’ düşünenlerin de alıp götürüp bir kez konuşuruz belki ama eğer bu fikirlerinden vazgeçmiyorlarsa ben kusura bakmayın ama sosyal anlamda da herhangi bir şekilde yanımda da bunlar ailenin içerisinde de olsa aynı şeyi söylerim. Çıkıp da birçok yerde ‘tamam oldu’ şeklinde şeyler söylendi. Bunları kusura bakmasınlar ama ben hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Türk Ordusu’nun bir F-16 savaş uçağını alıp milli iradeyi temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalayan bir caniden medet umanlara da diyecek söz bulamıyorum.
“BU MİLLETİN FERDİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM”
- 15 Temmuz akşamı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Samsun’daydınız. Genel Kurmay’a MİT’ten bilgi gittiği ve olaylar cereyan edene kadar hükümet üyelerinin olaydan bilgileri olmadığı biliniyor. Siz bu girişimden nasıl haberdar oldunuz?
Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte açılışı daha önceden planlanan golf sahamızın açılışı için Samsun’da bulunuyorduk. Açılış sonrası Samsun’a gelen misafirlerimi ağırlamak için geçtiğimiz yemek programında çalışma arkadaşlarımız bazı haberlerin geldiğini ve bir şeylerin olduğunu dile getirmeye başladılar. Çok farklı bilgiler geliyordu. Öncelikle durumun ne olduğunu anlamaya yoğunlaştık. İşin ne olduğunu tam olarak anladıktan sonra Mevlüt Bey ile beraber oradan ayrılıp valimizin konutuna geçerek durumu görmek istedik. Aldığımız bilgi ve talimatlar doğrultusunda hareket ettik. Bazı görüşmeler gerçekleştirdik. Samsun İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Ercan Yaşin’i telefonla arayarak kendisine açık açık sordum. O’da bana devletine, milletine, başkomutanına ve hükümetine bağlılığını dile getirdi. Samsun’da valimiz, jandarma komutanımız ve emniyet müdürümüz yanımızdaydı. İlerleyen saatlerde Cumhuriyet Meydanı’na geçtik. 
Sabaha kadar vatandaşlarımızla oradaydık. Benim ailem bunu daha önce yaşadı. 1980 darbesinde siyasette yaklaşık 20 yılını geçirmiş dedeme, siyaset yapması yasaklanmıştı. Bu milletin bir ferdi olarak 15 Temmuz akşamı için şunu söyleyebilirim ki; bir darbe girişimi ve hainlik ile karşı karşıya kaldık. Gençlerimize her zaman söylüyorduk. Biz geçmişte yaşanan bu tür olayları hiçbir zaman yaşamayalım. Yaşanan bu olaydan dolayı kahrolduk. Cennet vatanımızın başına neden böyle bir olay geldi diye çok üzüldük. Bir süre sonra, Dünya’ya demokrasi dersi veren, bayrağına, devletine, cumhurbaşkanına ve hükümetine sahip çıkan bir milletin ferdi olduğumdan dolayı gurur duydum.
“EN ÖNEMLİ KONU BU HAŞHAŞİLERİN ARTIK YOK OLMALARI”
- 15 Temmuz günü saat 16:00 dan sonra MİT tarafından Genel Kurmay Başkanlığı’nda toplantı yapıldığı biliniyor. Cumhurbaşkanı’nın konaklığı otelden ayrıldığı saat ve yapılan baskın da biliniyor. O saate kadar neden ilgililere bilgi verilmeği ve gelişecek olayların bu kadar büyük olmayacağı mı düşünülmüştür?
Bu saatlerde cereyan eden olaylar hakkında tam bir bilgi sahibi değilim. Olaylar cereyan ettiği saatlerden sonrasını biliyoruz. Arkadaşlar hareketlenmeler başladıktan sonra bilgiler verdi. Bugün Milli Güvenlik Kurulu var. Arkasından Bakanlar Kurulu var.  Siz de takdir edersiniz ki bazı şeylerin bu mahremiyet içerisinde çalışılması gereken konular olduğunu. Biz yıllarca bunu yaşadık.  Yaşanan her şeyin masaya yatırılıp, yapılan ve yapılmayan her şey gözden geçirilip buradaki en önemli konu tekrar altını çizerek söylüyorum bu haşhaşilerin artık bu noktada herhangi bir yerden yok olmaları.  Bizim millet olarak burada siyasi parti ayrımı gözeterek söylemiyorum. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki meydanlarda tüm milletimiz var. CHP’lisi de, MHP’lisi de HDP’lisi de vardı. Hiçbir siyasi partiye gönül vermeyen, üyeliği olmayan, siyasetten uzak duran, siyasetle ilişkisi olmayan ama vatanına, milletine, bayrağına sahip çıkan vatandaşlarımız. Dün Kızılay Meydanı’ndaydık. Ondan önce Samsun’daydık.  Vatandaşlarımız orada hep beraber.
“BİZ MİLLETİMİZİ TEMSİL EDİYORUZ. TABİİ Kİ MİLLETİMİZİN TALEPLERİNİ DE DİNLEYECEĞİZ”
-O meydanlardan bir de “idam isteriz” sloganları yükseldi. Ne dersiniz, Taraftar mısınız?
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız zaten bu konuyla ilgili açıklamaları yaptılar. Biz milletimizi temsil ediyoruz. Milletimizi temsil ederken tabii ki milletimizin taleplerini de dinleyeceğiz.  Onlarla ilgili olarak da çalışmalar yapılacak ama Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız bu noktadaki süreçle ilgili açıklamaları yaptılar. Gurbetçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Ben de Almanya’da doğdum büyüdüm. Hepsi ülkesine bayrağına ve milletine sahip çıktılar. Onlara da buradan ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü dünyadaki resmi gösterebilmek, dünyaya Türkiye’de ne olduğunu anlatabilmek açısından bunlar önemli hareketlerdi. Bütün müttefiklerimizden bize destek verenlere teşekkür ediyoruz. Bu darbe girişiminin karşısında duran herkes de bu noktada önemli bir duruş sergiledi. “Darbenin karşısındayız, darbeyi kabul etmiyoruz ama…” şu ‘ama’ cümlelerini kullanmasınlar. Ama şöyle ama böyle… Ortaya koyalım, diyelim ki kategorik olarak, prensip olarak, anlayışımız duruşumuz olarak biz askeri darbeye karşıyız. Neden hemen arkasından ‘ama’sı konuluyor. Bunlar da bizi üzen şeyler.  Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Schulz’un Alman televizyonlarına yaptığı açıklama. Herhalde bizim söylediklerimizi dinlemiyor, duymuyor. Etrafında ona nasıl bilgi veren birileri var bilmiyorum ama onları dinlemesin. Buyursun, gelsin Türkiye’ye.  TBMM’yi bir görsün. Oraya bir haşhaşinin nasıl bir bomba attığını görsün. Gitsin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni görsün, nasıl ateş ettiklerini.  Başbakanlığa, Çankaya Köşkü’ne nasıl girmeye çalıştıklarını… Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na gidip de suikast yapmaya kalkışan hainlerin nereye girip ne yaptıklarını görsün. Bunları artık bir görsünler. Bu noktada çıkıp da Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsıyla kendisiyle alakalı olarak ülkemizdeki bazılarıyla ilgili saçma sapan konuşmalar yapmak bizi üzüyor. Bunun karşısında dik duran yabancı dostlarımız da yok mu? Var. Çıkmış bir tane eski emekli ABD’li general midir, düşünce kuruluşu üyesi midir bir tweet atmış. -Ben burada Amerikan yönetimi için söylemiyorum.-  Diyor ki, ‘Türkiye’deki darbe başarılı olursa biz kazanacağız. İslamcılar kaybedecek’  neyi konuşuyorsunuz?  Siz daha olayın ne olduğunu anlamamışsınız. Sayın ABD Başkanı da biliyorsunuz çok açık bir şekilde bu girişimi kınadığını ve Türkiye ile bu darbe girişiminde  bulunanlarla ilgili olarak da her türlü araştırmada ve incelemede Türkiye’ye  tam destek vereceklerini dile getirdiler.
Dolayısıyla Gülen’in iadesini bekliyoruz artık.  Bir taraftan da somut delil bekleme durumu var.
O somut delil beklemeyle ilgili olan açıklamayı Sayın Başbakanınımız ve Cumhurbaşkanımız açıkça yaptılar. Biz tabii dosyaları göndermiş durumdayız. Oradaki yetkililere bu dosyalar da teslim edildi.  Tabii ki orada da yoğun bir çalışma var. ABD’deki diplomatik misyonumuzda büyükelçimiz yoğun bir çalışma yapıyor.  Oradaki konularla ilgili olarak da yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını biliyorum.  Bazı şeyler açıkça ortada.  Bugün buraya gelmeden internetteki bir haberde Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hulusi Akar’ın emir subayının yaptığı itirafı okudum.  Çok hızlı okuduğum için teyit etme imkanım olmadı ama doğruysa resim açıkça ortada.  Çok yakın zamanda aldığımız bazı kararlar var.  YAŞ toplantısı çok yakındaydı.  Bu noktada da yapılacak atılacak adımların ciddi anlamda bir huzursuzluk, bir rahatsızlık çıkartmış olabileceği noktasındaki düşüncelerim de var.  Sayın Cumhurbaşkanımızın Ramazan ayı içerisinde Külliyedeki yaptığı bir konuşmada, ‘aramızda olan haşhaşiler de var. Terk edin yoksa biz sizi buradan göndermesini biliriz’ sözünün de altında çok büyük bir anlam yattığını düşünüyorum.
“BİR MİLLET DÜŞÜNÜN Kİ ZIRHLI TANKIN ÖNÜNE YATIYOR”
- Aramızda derken Sayın Cumhurbaşkanı da ama en yakınında eğer şu anda gözaltına alınan isimler üzerinden yaverleri üzerinden gidersek en yakınındaki isimler. Genelkurmay Başkanı’nın öyle, Kuvvet Komutanlarının öyle.  Rakamlara baktığımızda 8 bin gözaltı var. Bine yakın tutuklama var. Kamuda 50 bin görevden alma var. Çok ciddi bir tablodan bahsediyoruz. Bir taraftan da herkesin kafasındaki soru şu; 17-25 Aralık operasyonlarından itibaren Hükümetten yapılan açıklamaya göre; Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele gündemin 1 numaralı maddesi. Ona rağmen bu darbe nasıl oldu diye de soruluyor…
Sayın Cumhurbaşkanımızın ilk gece söylediği bir şey var; bunu da göreceksiniz bu da hayra vesile olacaktır. Çünkü açığa çıktı. Genelkurmay Başkanımızın yanında, Cumhurbaşkanımızın Başyaverliği görevini almış, üniformayı taşımış, artık taşımıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisinde çok ciddi anlamda üniformasının hakkını veren kardeşlerimiz var. Hastanedeki vatandaşlarımızı da ziyaret ettim. Onlara da ayrı bir teşekkürüm var. Gerçekten çok büyük kahramanlıklar gösterildi. Bir millet düşünün ki zırhlı tankın önüne yatıyor. Bu kahramanlıkların unutulmaması, anlatılması gerekiyor. Türk Medyasına o gece göstermiş olduğu duruştan dolayı teşekkür ediyorum. Rica ediyorum lütfen bu kardeşlerimizin hikayelerini lütfen anlatalım. 
-Daha önceki sözlerinize döneceğim. Yüksek Askeri Şura Toplantısı’ndan hemen önce olması dediniz…
Biliyorsunuz çıkarttığımız yasalar, değişiklik yaptığımız kanunlar var. Bunlar kamuoyunun bildiği şeyler. Biz mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Acaba şu mudur, bu mudur. Bunun acabası yok. Her şey ortada. 
“ÇOK ŞÜKÜR O HAŞHAŞİ O GÜN SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN YANINDA DEĞİLDİ”
-Devlet, Hükümet ve şahsınız adına soruyorum… Yaşananların ardından herkes hala birbirinden şüphe ediyor mu?
Biz milletimiz ve devletimizin bekası için görevde olan insanlarız. Milletin temsil noktasında bir sorumluluğumuz var. Tabi bu resmi gören vatandaşlarımız ‘ne oluyor’ diye sorabilir. Açıkçası ben şahsımla ilgili soruyorsanız; ben o gece etrafımdaki hiç kimseden şüphe duymadım. Kendi ekibimden hiçbir zaman şüphe duymadım. Bir hainlik içerisinde olan olabilir mi, olabilir. Ama biz oturup da o ya da bu hainlik mi yapacak diye düşünecek olursak o zaman işlerimizi yapamayız. Güvendiğimiz insanlarla yol yürümek noktasında yola çıkıyoruz. Rabbim bize bu canı vermiş. Bu canla ne ilgili olarak ne yapmamız gerektiğini bildiğimizi düşünüyoruz. Bu hizmeti yapmaya çalışıyoruz. Biz ortadayız. Hainlik içerisine girmek isteyenler var ise de onlara karşı sonuna kadar direnmek noktasında hiçbir farklı düşüncemiz olmaz. Bazı yerlerde tecrübe ettik. O gece açıkçası ben bizim etrafımızdaki arkadaşları, durumu bilebilirim. Çok şükür o haşhaşi o gün Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında değildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın etrafında çok dirayetli bir çalışma ekibi olduğunu düşünüyorum. O gece Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında çok dik duruşlu ve kendisine sadakatle bağlı arkadaşlarımızın olduğunu biliyorum. Kendisi özel bir yerde ailesi ile beraberdi. Daha önce uzun bir dönem Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber görev yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımızın özel kalem müdürü Hasan Doğan var. Kendisiyle uzun bir mesai arkadaşlığımız da var. Tabi ki kardeşlerimiz de var. Onlarla da görüştük. Sürekli temas halinde olduk. O anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında güvendiğimiz insanların olduğunu düşünüyorum. Görevlerini o gece en iyi şekilde yaptılar. Kendisini korumakla görevli koruma müdürü ve arkadaşlar eminim ki ondan şüphem yok. Etrafında vatanına, ülkesine, Cumhurbaşkanına sadakatle bağlı arkadaşlar olduğunu düşünüyorum. 
-TSK’nın bundan sonra nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz. Soruşturmalarda ve sokakta kimi zaman aşırıya kaçan tepkiler de oldu. Özellikle emir alan er ve erbaşlara yönelik. Sosyal medyada yayınlanan görüntüler de var maalesef. Bunlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bunlarla beraber çok olumlu, pozitif görüntüler de vardı. Yaralı vatandaşlarımızın anlattıkları çok Çok duygulandırıcı şeylerdi, kendilere karşı ateş edenlere giderken, onların bahsettiklerinin söylüyorum. Ama orada birçok arkadaşımda kardeşimde onların yanında yer aldıklar kenara çekildikleri noktasında Türk silahlı kuvvetleri içersinde buna çok ciddi anlamda hayatlarını ortaya koyarak direnenler var. Özel Kuvvetleri Komutanlığında yaşananlar. Dün seyrettiğimiz Etimesgut'taki bir binbaşının ortaya koyduğu duruş var. Bunların örnekleri çok. En önemlisi halkımızın vatandaşlarımızın ortaya koyduğu duruş var. Dolayısıyla TSK'nın içerisindekilerin hepsi bu haşhaşilerden diye bir şey söylemiyoruz ancak buna bulaşmış olanlar ayıklanacak onlar yok olacak.
“BİRİNCİ ORDU KOMUTANIMIZ İSTANBUL'DA HEMEN ÇIKIP AÇIKLAMA YAPTI”
- Komuta kademesinde bir değişiklik olur mu YAŞ'ta yaklaşıyor.
Bu şu anda bizim söyleyebileceğimiz veya verebileceğimiz bir karar değil, önümüzdeki dönemde göreceğiz. Ancak mesela birinci ordu komutanımız İstanbul'da hemen çıkıp yaptığı açıklamalar. Tabi o grupta olanlar var olmayanlar var. Her kurumda olabilir. O geceden beri çok ciddi kahramanca mücadele veren emniyet teşkilatımız var. Hep soruluyor, neler yapıldı diye ancak iki sene üç sene öncesine kadar emniyet teşkilatında yapılan değişiklikler atılan adımlar 15 Temmuz gecesi emniyet mensuplarımızın polislerimizin kahramanlıkları ile sonuçlandı. Burada özel harekat dairesinde şehit olan 47 polisimizi de ve farklı yerlerde şehit olan tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyorum onlar çok ciddi bir direniş ortaya koydular. O değişiklikleri yapıldı gördünüz emniyet teşkilatının bu durumda nasıl direndiğini yapılan birçok şey oldu ama işte hainlik diyorum ya son çırpınış bu ve milletimiz bu çırpınışı yok etti edecek.
“GÖREVİNİZE İHANET EDİYORSANIZ KENDİNİZE, AİLENİZE, NAMUSUNUZA İHANET EDİYORSUNUZ”
-Gözaltına alınanlar arasında tanıdığınız çok şaşırdığınız isimler var mı?
Yaptığı ve üstlendiği görev itibari ile bu hainliği nasıl yaptığını yadırgıyorum, kabul edemiyorum. Çünkü geldiğiniz bazı görevler görev yapan açısından kutsaldır. Buna ihanet ediyorsanız kendinize ailenize namusunuza ihanet ediyorsunuz. Bu ihanetin içerisinde olmak böyle bir şey bizim bunu algılamamız o kadar zor ki. Bunu yaşamak çok acı bir durum.
“MİLLETİMİZ DEVLETİ İLE BERABER ÇOK BÜYÜK BİR SINAVDAN GEÇMİŞTİR”
- Cumhurbaşkanı ile yakın çalışmış ve Tüm kabine üyeleri gibi Cumhurbaşkanına yakın isimlerden birisiniz. o ekipten insanlarla da da tabi. Bu yaverler ile ilgili nasıl bir tepki alıyorsunuz.
Tabi şaşırıyorlar. Nasıl böyle bir ihanetin içinde olabilecekleri konusunda üzüntü ve hayal kırıklığı içerisindeler insanların yüreği kırılmış vaziyette. TSK'nın bir subayının Başkomutanına karşı nasıl bir böyle bir halde olduğuna. Genelkurmay başkanının yaveri bildiğimiz tanıdığımız, tanıdıktan kastım görmüş olduğumuz oturmuşluğumuz olan insanlar. Bunlar böyle yaptığı zaman şaşırıyoruz. Biz de yaptık bu görevleri nasıl yaptıklarının düşünemiyorum. Hayal edemiyorum algılayamıyorum. Bu hainliğin içine girilen zihin yokluğunun bir Amerika'da ki oturan bir hainin yaptıklarını yok etmemiz gerekiyor. Bazen insanın boğazı düğümleniyor kelimeler gelmiyor. Bunlara karşı tutunulacak tavır ile ilgili insanlar şunu bilmeli ki bunların hiç bir şekilde bizim aramızda yeri yok. Bunların karşısında biz duracağız milletimiz devleti ile beraber çok büyük bir sınavdan geçmiştir. Dünyaya demokrasinin ne kadar kuvvetli olduğunu ve halkımızın demokrasiye ne kadar bağlı olduğunu açık ve seçik haykırmıştır. Bu milletin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. İnşallah bundan sonra çok daha güzel günler yaşayacağız.